Son zamanlarda, ABD merkezli Silicon Valley Bank’ın iflasının gündeme gelmesi, finansal krizler ve çöküşlerle ilgili endişeleri yeniden canlandırdı. Ancak, krizlerin ortaya çıkmasına neden olan faktörlerin bugünlerde var olmamasından dolayı, bankanın iflası 2008 kriziyle karşılaştırılmamalıdır.
Silicon Valley Bank, özellikle başlangıç firmaları ve teknoloji şirketleri için finansal hizmetler sunan bir bankadır. Öncelikle, teknoloji sektörüne odaklanan kuruluş, üç ana şube ile faaliyet göstermektedir; Santa Clara, Kaliforniya, Boston ve Tempe, Arizona. Bununla birlikte, son zamanlarda iflas ederek, müşterilerin fonlarını kaybeden birçok kişiye zarar verdiği iddia ediliyor.
Silicon Valley Bank’ın iflasının nedenleri hakkında birçok spekülasyon var. Bazıları işin kötü yönetimine bağlarken, diğerleri ise pandeminin bankayı olumsuz etkilediğini iddia ediyor. Ancak, uzmanlar başka faktörlere de işaret ediyorlar.
Birincisi, işletmenin öncelikle başlangıç firmalarına odaklanmasıdır. Bu şirketlerin, teknoloji konusunda yenilikçi olmalarına rağmen, genellikle özellikle başlangıç aşamasında oldukları için gelirleri düşük olma eğilimindedir. Bu nedenle, kredilerini ödemekte zorlanırlar ve bu da bankanın maruz kaldığı riskleri arttırır.
Ayrıca, bankanın kredi rehberliği doğru değilse, kredilerin geri ödenmemesi ihtimali de artar. Restoran işletmeleri koronavirüs pandemisinde mağduriyet yaşayan sektörler arasında yer almakta, hayatta kalmaları zorlaşmaktadır. Bu nedenle, restoranlara kredi verilirken ek bir öngörü ve temkin gerektirir.
İkincisi, bankanın finansal piyasalardaki önemli değişikliklere uyum sağlayamaması da bir faktördür. 2020, yatırımcılar için özellikle de bankalar için zor bir yıldı. Pandemi ile birlikte dünya genelinde ekonomik daralma yaşandı, genişlemeler durduruldu. Bu koşullar altında, bankaların işletmelerin gelişimini desteklemek için riskleri minimuma indirme eğilimi arttı. Bu, işletmelerin finansman miktarlarında bir düşüşe yol açtı ve dolayısıyla Silicon Valley Bank’ın tedarik zincirlerinde küçük bir halka olması nedeniyle, tedarik zincirindeki kısa vadeli bir bozulma tüm bankayı etkileyebilir.
Ancak, 2008 finansal krizinden farklı olarak, bu durum ekonomik bir krize ve buna bağlı olarak bir banka krizine neden olmadı. Finansal sisteme yayılan toksik varlıkların ve yüksek riskli kredilerin yoğunluğunun yanı sıra, dünya ekonomisinin durgunluğu, 2008 krizinin ana nedenleriydi. Bugünlerde ise, banka ve finansal kuruluşların sermayeleri, likiditeleri ve yapıları daha sağlamdır; bu kadar çöküşlerden etkilenenler de daha az sayıdadır.
Ayrıca, 2008 krizinde siyasi faktörler de bir rol oynadı. Tedarik zincirleri, küresel ticaret, işbirliği, liderliğin şekli gibi birçok faktör, krizin daha alarm verici bir boyuta ulaşmasına neden oldu. Bugünlerde ise, ülkeler arası işbirliği daha kuvvetli, dünya ekonomisi daha dengeli, tedarik zincirleri ise kendilerini herhangi bir süspansiyona karşı tamamen stoktetmektedir.
Son olarak, pandemi de bankanın iflasına neden olmuş olabilir. COVID-19 pandemisi, birçok şirketin borcunu ödeme konusunda zorlanmasına neden oldu ve bu da birçok bankayı etkiledi. Silicon Valley Bank da bu zorlu koşulları yaşadı. Özellikle küçük işletmeler, işçileri korumak ve aylık kira ödemelerini yapmak için pek çok çabayla karşı karşıya kaldılar ve birçok işletme sonuçta kapanmak zorunda kaldı.
Ancak, tüm bu faktörlere rağmen, Silicon Valley Bank’ın iflası, 2008 krizinden sonra oluşanların benzeri değildir. Ancak, iflas, piyasalarda bir sarsıntı yaratabilir, müşteriler bankaya olan güvenini kaybedebilir ve bankaların birbirleriyle işlem yaparken daha temkinli olmalarına neden olabilir. Ancak, bankacılık sektörü krizlere dayanıklıdır ve bu sefer de aynı şekilde olacak.
Sonuç olarak, Silicon Valley Bank’ın iflası, 2008 krizi gibi piyasaları ciddi şekilde etkilemese de, finansal sektördeki karmaşıklığı ve değişkenliği göstermektedir. Bu nedenle, finansal kuruluşların, özellikle kriz dönemlerinde, risklerini yönetmek ve işletmeleri öncelikle sürdürülebilir şekilde yürütmek için çaba sarf etmeleri gerekmektedir.