Donald Trump, başkanlığı döneminde birçok tartışmalı karara imza atmış ve ülkede siyasi kutuplaşmayı derinleştirmişti. Ancak, başkanlığı döneminde gerek iç gerekse dış politikada uygun bulunmayan kararlarına karşı birçok kişi tepki gösterdi.
Bu kişiler arasında, Fox News televizyonunda program yapan Tucker Carlson gibi ünlü isimler de bulunuyordu. Carlson, Trump’ın birçok kararına karşı çıktı ve sık sık eleştirilerini dile getirdi. Ancak, Trump, Carlson’ı her zaman takdir eden bir tutum sergiledi.
Geçtiğimiz aylarda, Tucker Carlson’ın Yeşil Parti lideri Jill Stein’in 2016 seçimlerindeki sonuçları değiştirmeye çalıştığı iddialarını gündeme getiren programını Trump da izledi. Carlson, Stein’in yasal başvurularının çoğunun reddedilmesine rağmen hala birçok insanın Trump’ın seçim zaferini tartışmaya devam ettiğine dikkat çekti.
Programın ardından Trump, Twitter hesabından Carlson’ı övdü ve “Ben bunu daha önce söylemiştim, Tucker harika bir gazeteci. Onunla çok samimi, kendisi de benimle samimi. Ne yapıyorsa doğru yapıyor” şeklinde bir tweet attı.
Bu tweet, medya ve siyaset dünyasında büyük yankı uyandırdı. Çünkü Tucker Carlson’ın programında gündeme getirdiği konuların hiçbir bilimsel veya yasal dayanağı yoktu. Ancak, Trump hala Carlson’a hayran olduğunu açıkça ifade ediyordu.
Kamuoyunun geniş kesimleri, Trump’ın Carlson’ın programına olan hayranlığının tamamıyla tutarsız olduğunu düşünüyor. Çünkü Trump, Carlson’ı sürekli eleştirdiği ve Fox News’u da “yalan haber” yapmakla suçladığı bir sırada bile övmeye devam ediyor.
Birçok kişi, Trump’ın Carlson’a olan hayranlığının altında yatan nedenin seçmen tabanı olduğunu düşünüyor. Trump, başkanlık kampanyası boyunca kendi medya kuruluşunu kurma hayalleri kurduğunu ve seçimlerin ardından Fox News’u dışlamaya başladığını açıkça ifade etmişti.
Ancak, Tucker Carlson’ın programı bazı kesimlere hitap ediyor ve özellikle kadınlar, gençler ve azınlık gruplar arasında popülerliği artıyor. Trump, seçmen tabanını memnun etmek için Carlson’ı övmekten çekinmiyor olabilir.
Bazı uzmanlar, Trump’ın medya ve siyasi dünyadaki “gerçekleri” tartışmalı bir şekilde yorumlamaya devam etmesinin kültürel bir paradigmaya uygun olduğuna dikkat çekiyorlar. Trump’ın siyasi stratejisi, kendi seçmenleri üzerindeki etkisini korumak için belirsizliği körüklemek, medya kuruluşlarını manipüle etmek ve gerçekliği sürekli olarak sorgulamaktır.
Carlson ise Trump’ın bu taktiğine bilinçli bir şekilde direnen ender isimlerden biri olarak öne çıkıyor. Carlson, bazı konularda Trump’ın yaklaşımını eleştiriyor ve siyasi açıdan söylediklerinin kendi insanlarını etkilemesinden endişeleniyor.
Ancak, Carlson’ın programındaki bazı konular ve verdiği bilgiler, gerçeklerle örtüşmüyor. Örneğin, programında Jill Stein’in yasal başvurularının seçim sonuçlarını etkileyip etkilemediğini düşündüğüne dair iddialarında hiçbir kanıt göstermedi.
Bu tür konulara rağmen, Tucker Carlson’ın popülaritesi artmaya devam ediyor ve programı hem konservatifler hem de Trump destekçileri arasında popülerliğini koruyor.
Trump’ın, Carlson’a olan hayranlığı her ne kadar tartışmalı olsa da, one tarafley davranmaktan ve gerçekleri sorgulamaktan vazgeçmeyecek gibi görünüyor. Ama bu durum, toplumsal kutuplaşmayı artırarak ülkenin geleceği için endişe verici bir trend olarak görülebilir.