Hollywood yıldızları her zaman hayranlarına ilham verirler. Kimi zaman başarıları, kimi zaman çabaları ve bazen de cesaretiyle bizi etkilerler. Bu hikayede, bir Hollywood yıldızı ve kızının hikayesine tanık olacağız. Bu ikili, bir şeyi kanıtlamak için metroya binip Oscar törenine gidiyor. Ancak, gerçekten işe yarıyorlar mı?
Hikayemizin başrolünde Güney Afrikalı-Amerikalı bir aktris olan Charlize Theron var. Theron, ödüllü bir oyuncu ve bu yazıyı yazarken, dokuz dalda aday olduğu “Bir Zamanlar… Hollywood’da” filmindeki performansı hakkında övgüler topluyor. Ancak, bu hikaye 2013 yılına dayanıyor, o zamandan önce.
Charlize Theron ismini bilmeyenler için, söz ettiğimiz filmdeki rolünün dışında, “Monster” filmindeki performansıyla da ünlenmişti. Bu filmde, bir seri katil olan Aileen Wuornos’u canlandırdı ve bu rolüyle En İyi Kadın Oyuncu dalında bir Oscar kazandı. Ancak, Theron hala Hollywood’da bir yabancıydı ve bazı insanlar onun sadece bir “model” olduğunu düşünüyorlardı.
Theron, bir röportajında bu konudan bahsetmişti. “İnsanlar beni bir model olarak tanıyor, bu yüzden oyunculukta ciddi olduğumu düşünmeyecekler. Ama ben oyunculuk yapıyorum ve burada kalıcı olmak istiyorum.” diye açıklamıştı.
Bu noktada, konunun asıl yönüne gelmiş oluyoruz. Theron’un o dönemdeki fotoğraf ‘menajeri’ John Crosby, onun sadece bir model olduğuna inanan insanlarla sık sık karşılaştıklarını fark etti. Bu yüzden, çaresizce Theron’un oyunculuk becerilerini gösterebilecekleri bir fikir arıyorlardı.
Bu fikir, Hollywood’un en prestijli gece etkinliklerinden biri olan Oscar törenleriyle ilgiliydi. Theron ve Crosby, Oscar törenine gitmek ve herkesin önünde onun oyunculuk yeteneğini sergilemek için bir plan hazırladılar. Bu plan, gerçekten de cesaret gerektiriyordu çünkü ikili törene “normal” bir şekilde değil, metroyla gitmeyi planlamıştı.
Bu karar, Theron’un Hollywood yıldızı olma mücadelesinde önemli bir adım olacaktı. Ancak, o ve Crosby, bu planın kendilerine dönüp dönemeyeceğinden emin değillerdi. Sonuçta, onlar normalde uçağa binen bir Hollywood yıldızıydı.
Theron ve Crosby, törenden birkaç saat önce, evlerinden kalktılar ve Los Angeles metrosuna bindiler. Theron, sade bir kot pantolon, tişört ve spor ayakkabı giyiyordu. Lily-Rose Depp adlı kızı da onlarla birlikteydi. Bu sade giyimleri, normalde podyumların ve halıların kraliçesi olan Theron için biraz tebessüm ettiriciydi.
Ancak, Theron ve çizgisini tutmaya hazırdı. Oğlan ve yolculuklarda birkaç seyahat edebilirler. Ancak, Oscar’ın karşısında, resmi bir rol için hazırlanmak için çamaşırlarını yıkaması gerekecekti.
Sonunda, Theron ve kızı tören alanına geldiler. Yaklaşık 20 dakika boyunca, Theron’un normalde yapmadığı bir şey yapıp, dedikodu bölgesinden geçtiklerinden yada en azından tabloidlara uçmalarına yol açtılar. Ancak, sonunda, Theron’un istediği gerçekleşti.
Theron ve kızı, birkaç gazeteci tarafından fark edildi ve o gece ortalıkta dolaşan en önemli hikayelerden biri haline geldiler. Bu olay, Theron’nun oyunculuk sözleriyle ilgili spekülasyonların dışında bir şeydi. O kendisine “model” diyenleri “oyuncu” olarak kanıtlamıştı.
Birçok insan, Theron ve kızının metroyla Oscar törenine gitmesinin bir açıklaması olmadığını düşündü. Ancak, gerçek niyetleri bu yıldızın oyunculuk becerilerini göstermekti. Ve bu plan işe yaradı. Bugün, Theron Hollywood’da başarılı bir oyuncu ve sesi izleniyor.
Sonuç olarak, Charlize Theron ve kızının metroyla Oscar’a gitmesi, ikilinin cesaretine ve hedeflerine ulaşmak için yaptıkları çabayı gösteriyor. Theron’un bu planı uygulamasında, çevresinde olanların onun sadece bir model olduğuna inanmalarından kaynaklanan bir motivasyon gücü vardı. Theron, genç kızları ve kadınları da cesaretlendirmesi gereken güçlü bir inanca sahipti. Bu hikaye, sadece bir yıldızın hayatına dair değil, aynı zamanda cesaretin başarıda oynadığı önemli bir role de değiniyor.