Son dönemlerin en popüler video oyunlarından biri olan The Last of Us Part II, piyasaya çıktığından beri sadece satış rakamları değil, tartışmalarıyla da gündemde. Ancak bu seferki tartışma oyunun içeriğine yönelik değil, oyuncuların cinsel yönelimlerine yönelik nefret söylemlerine dayanıyor.
Oyun sektörünün de giderek büyümesiyle birlikte, oyuncuların özellikle büyük yapımlara karşı ilgisi daha da arttı. Bununla birlikte, The Last of Us Part II oyuncuları arasında ufak bir kesimin aşırı homofobik tutumları, oyunun belli bölümlerinde kaba sözler, taciz ve hakaretler aracılığıyla fark edilmeye başlandı.
Aslında The Last of Us serisinin ilk oyunu, 2013 yılında piyasaya çıktığında da birkaç oyun eleştirmeni tarafından “eşcinsel pozitif” olarak tanımlanmıştı. Oyuncular, oyunun sunumu ve karakterlerinin dayanıklık göstermeleri ile ilgili sözlerde bulunmuştu ancak bu seferki tartışma bir adım öteye götürüldü.
The Last of Us Part II, nihai karakterlerinden birinin açık bir şekilde lezbiyen olduğu, oyunun merkezinde ise cinsiyetçiliğe karşı şiddetli bir tavır sergileyen ana karakter Ellie’in yer aldığı bir oyun. Hikaye, Joel ile Ellie’nin başından geçen tabutlu mezar dolu bir yolculuk, kolejlerde baskı ve cinsel yönelimlerin tartışıldığı bir mekanla birlikte, takip edilebilir öğeler ve konulardan oluşuyor.
Ancak oyundaki bazı sahneler, özellikle de lezbiyen cinselliği betimleyen birkaç sahne, özellikle aşırı homofobik insanlar arasında tartışma yarattı. Konu, The Last of Us 2 yazılımını hevesle bekleyen birçok kişinin açık yüreklilikle söylediği bazı istenmeyen kelimeler ve araştırmalarla daha da kötüleşti.
Oyunun geliştiricileri, Naughty Dog Studios, eleştirilere yanıt vererek “sevgi dolu bir oyun yarattıklarını ve insanların hikaye anlatım yönleriyle dikkat çekmesini amaçladıklarını” söyledi. Ancak bu açıklama, açık sözlü homofobik insanlar tarafından “propaganda” olarak adlandırılan bir cevap olarak görüldü.
Bu olay aynı zamanda oyunların cinsiyetle ilgili algıları da sorgulatıyor. Oyun sektöründe daha az kadın oyuncu olduğundan, yaratılan oyunların da daha çok erkekler için hazırlandığı düşünülüyor. Ancak The Last of Us serisi, kadın karakterlerin erkek karakterlerle aynı mantıkla oyunlarda yer aldıklarını gösterdi.
Sonuçta The Last of Us Part II, hikaye anlatımı, görsel kalitesi ve oynanabilirliğiyle birçok oyun severin ilgisini çeken bir oyun olmayı başardı. Ancak şiddetli homofobik tavırlar, özellikle de kadın karakter öne çıktığı zaman, oyun endüstrisine daha “dengeli” bir bakış açısı getirmek için daha fazla çalışılması gerektiğini gösteriyor. Bu tür nefret söylemleri, oyuncuların cinsiyet, cinsel yönelim ve benzeri özelliklerine yönelik saldırılar, sadece insanların vicdanını rahatsız etmekle kalmaz, aynı zamanda bu tür davranışların büyük bir çoğunluğun oyunu oynamasını engellediği, hatta bu tutumların neden olduğu kayıpların büyük boyutlara ulaştığı görülüyor.
Özetle, The Last of Us Part II gibi bir oyunda, özellikle cinsel yönelimleri nedeniyle insanlar tarafından ayrıştırılmaları arzusu, daha fazla çalışma ve düşünceli muhataplar sayesinde giderilmesi gereken bir problem olarak gözlemlenmiştir. Bu nedenle, oyuncuların yanı sıra, oyun sektöründe çalışanların da uygunluğunun sağlanması için tüm stratejileri göz önünde bulundurarak ve insanların özgürlüğüne saygı göstererek çalışmalar yapması gerekmektedir.